top of page

BAYKUŞ KEHANETİ: BAYKUŞU GÖRDÜN, PARAYI BULDUN!

  • Yazarın fotoğrafı: Ahu Sıla Bayer
    Ahu Sıla Bayer
  • 11 Kas 2024
  • 1 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 20 Kas 2024



ahu sıla bayer

Bu günlerde çokça karşımıza çıkan “Synchronicity/ Meaningful Coincidences” (Eşzamanlılık / Anlamlı Tesadüfler) kavramını ilk ortaya atan, bu kavrama kendi psikiyatri uygulamalarında da başvuran, analitik psikiyatrinin kurucusu İsviçreli bilim insanı Carl Gustav Jung olmuştur. Jung’un kendi bireysel yaşamı da okuduğunuzda anlamlı tesadüflerle örülü, kendi kuramını destekleyen bir hikaye içeriyor.


Carl Jung'un “anlamlı tesadüf” diye adlandırdığı olaylar, "esrarengiz” terimiyle karşıladığı bir bağlam içerisinde ilerliyor. Kişinin iç dünyasıyla dış dünya arasında bir bağ kurmasına neden olan, eşzamanlı gelişen bir dizi olay, bizleri daha anlamlı bir hayat sürdüğümüz inancına götürüp, yaşamımıza ihtişamlı bir renk katıyor.

Jung’a göre yaşamdaki olaylar arasında her zaman neden-sonuç ilişkisi olmak zorunda değil. Yaşamımızın önemli bir kısmını bilnçdışımızın yönettiği bir gerçek. Eşzamanlılık, zihnin son derece sağlıklı bir işlevi. Ancak ve ancak; psikoz durumu ortaya çıkmadığı koşulda. Psikotik hastalıklarda eşzamanlılık adına kurulan bağlantılar kişiye çok zarar verebiliyor.


Daha da önemlisi, Jung ve halefi psikiyatristler ve nörobilimciler; anlamlı tesadüflerin aşırı bolluğunu (overabundance of meaningful coincidences) şizofrenik yanılsamaların bir karakteristiği olarak görüyor.


Uzun yıllar Jung terapisi görmüş biri olarak yaşamımı anlamlı tesadüflerle donatmam uzun yılların çabası, birikimi, el emeği, göz nuru. Oradan çıkmış “”zengin oldun!” diyen bir baykuşa ya da masasında mumları yakmış, protez tırnaklarıyla melek kartı bakan şarlatana kaptıramam.


Murathan Mungan ne güzel demişti: “Deli olmak kolay, saçma bulmak lazım” diye. Baykuşu görmek kolay, anlamı bulmak lazım. 

 
 
 

Yorumlar


bottom of page