ÇIKMAZ SOKAKTA AŞK, SÖNÜK YAŞANIR
- Ahu Sıla Bayer

- 13 Oca
- 2 dakikada okunur

Bu haftaki yazımızın başlığı haftamıza ve 2025 yılına bir hareket gücü
kazandırsın istedim, yollarımız engelsiz bir gelecekte uzak diyarlara açılsın,
çıkmaz sokaklara sapmasın.
İngilizce’de meet, hem buluşmak, hem tanışmak anlamına gelir. Zaten
tanıdığınız biriyle buluşuyor olabilirsiniz. Bir kafede buluşmak, gece barda
buluşup bir kadeh bir şey içmek gibi. Hiç tanımadığınız biriyle ilk kez
karşılaşıyor olabilirsiniz.
Kelimenin ne anlama geldiğini bağlama bakarak ayırt edebilirsiniz; ancak
bazen tanışmak anlamı sadece “meet”, önceden ayarlanmış bir buluşmaya
gitmek anlamı da “meet with” ile karşılanır. Bu ayrım şart değildir ama siz
görünce şaşırmayın.
Türkçe’de ise buluşmak ile tanışmak iki ayrı kelimedir. Bence çok güzel
olan yanı, işteşlik eki almış olmasıdır. Birbirinizi bulunca buluşur, karşılıklı
tanıyınca tanışır, el ele tutuşunca tutuşan birer çıraya dönüşür, birlikte alev
alırsınız.
Türkçe’deki “buluşmak”, birbirini bulmaksa eğer, Türkçe’de “Yeni bir
arkadaş buldum kendime” dediğimizde, İngilizce’de “I found a new friend
yesterday” diyebiliyor muyuz peki? Hayır. İngilizce’de arkadaşlar bulunmaz,
yapılırlar. You don’t find friends, you make them. Batı’nın bireysel tercihlere
nasıl önem verdiği, Doğu’nun tesadüfleri ve hayatın akışını nasıl kutsadığı
çok ortada değil mi, bunu düşününce?
Tamam, peki kendimize bir arkadaş bulduk. Ya da İngilizcesiyle arkadaş
yaptık. Nerede buluşacağız? Birbirimizi nerede bulacağız? Geldik mi yine
bulmaya, kalabalığın içinde onun varlığını diğerlerinden ayırt etmeye?
Akıllı telefonların ve sosyal medyanın bizi esir almadığı yıllarda, biriyle
“buluşmak” gerçekten o insanı bulmak anlamına geliyordu, çünkü yola
çıktıktan sonra haberleşemeyeceğiniz için gittiğiniz yerde onu kelimenin ilk
anlamıyla bulmanız gerekirdi. Bulamadan geri döndüğünüz, aynı binanın
farklı katlarında birbirinizi bir süre bekledikten sonra “Nasıl olur da gelmez?”
diye üzülerek mekândan ayrıldığınız olmuştur mutlaka.
İşte bu yüzden, buluşma yeri her iki tarafın da iyice bildiği bir yer olmalıydı.
Çok katlıysa, birden fazla kapısı varsa vay halinize.
Şehirliler buluşma yerleri belirlemişlerdir kendilerine. Her şehrin gençlerce
bilinen, kuşaktan kuşağa aktarılan buluşma noktaları vardır. Sürekli elde
telefon GPS ile yer yön bulabiliyor olmanız, kuşaklar boyu süregelen
buluşma yerlerini tahtından indiremez.
Ne ilginçtir ki, bu buluşma noktaları genelde şehirlerde can alıcı noktalarda
bulunur. Dört bir yanından ayrı bir dünyaya açılan, bir haftanın başı veya
yılın başı gibi, türlü olasılıklara yelken açan.
Listemizin ilk dört maddesini İstanbul ve İzmir’den örneklerle süsledik.
Bir sonraki blogda New York, Toronto, Amsterdam ve Brüksel’den devam.
1) İstanbul’da benim kuşağıma mensup insanlar için “Filanca binanın
önü”, en popüler buluşma noktasıdır. Beyoğlu’nda Fransız Kültür
Merkezi’nin önü ya da Kadıköy’de Haldun Taner Tiyatrosu’nun önü
birbirini bekleyen insanlarla doludur.
2) İstanbul’da illaki bir köşe başında buluşmaya niyetlendiyseniz,
Nişantaşı’nda Vali Konağı Caddesi ile Rumeli Caddesi’nin kesişim
noktası herkesçe bilinir. “Yargıcı’nın Önü” diye geçen bu kesişim noktası
bir yanı Teşvikiye’ye, bir yanı Fulya’ya, bir yanı Harbiye’ye bir yanı da
Osmanbey’e ulaşan bir dört yol ağzı olduğu için her yönden gelen
sevgilinin kolayına gelir. Kadıköy Boğa deyince kim bilir kimlerin anıları
canlanır.
3) İzmir’de buluşanların gönlüne taht kurmuş olan Sevinç Pastanesi de
aynı şekilde köşe başında yer alır.
4) İstanbul’da AKM’nin önü eski zamanlarda ana baba günüyken
şimdilerde tarihe karıştı yazık. Öte yandan İzmir’deki Alsancak Gar bütün
ihtişamıyla ve dört bir yana saçılan trenleriyle, sosyal medyanın katlettiği
buluşma gündemimizde “cami yıkılmış, mihrap yerinde” diyor sanki bize.
İnsanlar kesişir, hayatlar kesişir. Çıkmaz sokağa girmez hiç kimse. Dört bir
yandan akışın olduğu bir yerde buluşur.
Ne de olsa çıkmaz sokakta aşk, sönük yaşanır.




Yorumlar